Yukardaki haritada verilen detay yol güzergahlarından da anlaşılacağı üzere Zengezur Koridoru, yalnızca Nahçıvan – Azerbaycan bağlantısı olmayıp, aynı zamanda Azerbaycan – Türkiye ve Rusya – Ermenistan bağlantısını da sağlayacak olup Türkiye’ye, Gürcistan’a alternatif yeni bir Kafkasya yolunu da garanti etmektedir. Bu itibarla BTC’ye alternatif bir bağlantı hem Türkiye hem de Azerbaycan ekonomisi açısından özellikle petrol ve enerji fiyatlarında yeni maliyet fırsatları doğuracaktır.
Diğer taraftan mevcut durumda fiilen İran ve Gürcistan’dan başka çıkış yolu olmayan Ermenistan’ın, Türkiye ve Azerbaycan tarafı ile yürüttükleri müzakerelerde aklıselim yolunu tercih etmesi halinde, Türkiye aracılığı ile Avrupa’ya, Azerbaycan aracılığı ile de Rusya ile yeni bağlantı yolları olacak ve bu bağlantılar, halihazırda kapalı ve içe dönük bir ekonomiye sahip Ermenistan’a ekonomik anlamda ciddi katkılarda bulunacaktır.
Şüphesiz bu yeni bağlantı yolların bölgesel ekonomiye olacak toptan faydaları, bölgenin refahını artıracak, ülkeler arası ticari ilişkilerin artması ile birlikte de barışın tesisi için temel koşul olan “halkların etkin iletişimi” koşulu kendiliğinden gerçekleşmiş olacaktır.
1639 tarihinden bu yana, savaş veya yakın savaş tehlikesi yaşamadığımız kadim komşumuz İran’ın Zengezur Koridoru konusunda ki yaklaşımı, ta en başından beri maalesef hasmane bir tavırla sürdürülmekte ve neredeyse İran’ın milli egemenlik konusu gibi lanse edilmektedir.
Tahran merkezli, elitist milliyetçi ve mezhepçi bir kliğin, derin mollalarla ittifak yaparak, ülkedeki 30 – 35 Milyon Tük kökenli vatandaşına rağmen, ta evvelden beri Azerbaycan’a karşı Ermenistan tarafgirliği etrafında yürütülen İran devlet politikası, II. Karabağ Savaşı esnasında belirgin bir şekilde uluslararası camiaya duyurulmuş, Azerbaycan Türklerinin kesin zaferini belirleyen Ateşkes Antlaşmasının asli şartlarından birisi olarak savaşan tarafların üzerinde mutabık kaldıkları Zengezur Koridoru, fiilen savaşın içinde olmayan İran tarafından “kabul edilemez bir proje” ve hatta milli güvelik açısından kırmızı çizgi olarak nitelendirilmiştir.
İran’ın, Zengezur Koridoru konusunda ki tepkili açıklamaları yer yer çığırından çıkmakta, bir yandan Türkiye ve Azerbaycan, bölgede gizli ve meşru olmayan emelleri olan iki devlet gibi gösterilirken diğer yandan Ermenistan’ın ateşkes anlaşması gereği dile getiremediği bazı çıkarcı yaklaşımları, İran devletinin resmi görüşüymüş gibi açıklanmaktadır. Hatta yarı resmi nitelikte ki bazı İran basın-yayın organları kadim Türk yurdu “Zengezur” dan bahsederken, Türkçe ismi yerine Ermenice adları olan “Sionik Vilayeti” ya da “Syunik Bölgesi” isimlerini kullanmaktadır.
400 yıla yakın bir zamandan bu yana dostça ve kardeşçe yaşadığımız İranlı komşularımızın, II. Karabağ Savaşı ve Esad Suriyesi konusunda, etnik ve mezhepçi bir yaklaşımla Türkiye’ye karşı hasmane bir politika benimseyen ve her iki sahada da açıkça kaybeden, İran halkından kopuk elitist kadrolarını bir an evvel tasfiye ederek, bölgesel barışı ve bölge ülkelerinin müşterek ekonomik çıkarlarını önemseyen bir dış politikayı hâkim kılmaları beklenmektedir. Aksi yönde yürütülecek tüm politikaların, İran açısından sosyo-ekonomik birçok tehdit üreteceği öngörülmektedir.