Günlerdir sosyal medyada dolaşan yalanları hayretle izliyorum. Ne yazık ki bu yalan ve saldırı operasyonuna bazı siyasetçiler, parti başkanları ve gazeteciler de alet oldu. Türk birliğinden bahseden bazı sayfalar ise tıklama ve etkileşim uğruna bu davaya zarar verdi. Son bir haftadır tüm Türk devletlerinde güvendiğim yetkililerle görüştüm. Diplomatlarımızla konuyu ayrıntılı biçimde değerlendirdim ve gerçekleri öğrendim. Demem o ki; çalışın, üretin ama Türklere ve Türk devletlerine karşı yürütülen operasyonların oyuncağı olmayın. Nigar Ogeday: Kıbrıs Üzerinden Yürütülen Yalanlar ve Gerçekler Son günlerde kamuoyuna yansıyan bazı haber ve sosyal medya paylaşımlarında Avrupa Birliği’nin (AB), Kazakistan, Özbekistan, Kırgızistan ve Kırgızistan ’a 12 milyon euro ödeme yaptığı, bu ödemenin karşılığında söz konusu ülkelerin Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ni (GKRY) tanıdığı ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni (KKTC) tanımamaya taahhüt ettikleri öne sürülmektedir. Bu iddialar yüzeyde tutarlıymış gibi görünse de, derinlemesine incelendiğinde dayanıksız, çarpıtılmış ve manipülatif olduğu açıkça anlaşılmaktadır. 1. AB’nin 12 Milyon Euro Yardım İddiası: Gerçek Dışı ve Belgesiz İddiaya göre AB, Orta Asya’daki dört ülkeye 12 milyon euro fon aktararak, bu ülkelerin GKRY ile diplomatik ilişkiler kurmasını sağladı. Ancak: Böyle bir ödeme yapıldığına dair hiçbir resmi açıklama, diplomatik belge veya güvenilir uluslararası basın kaynağı bulunmamaktadır. 12 milyon euro gibi düşük bir miktarın böylesine stratejik bir dış politika kararını etkilemesi gerçekçi değildir. AB’nin doğrudan diplomatik tanıma şartı koyarak para vermesi, uluslararası hukuk ve normlara aykırıdır ve diplomatik krizleri beraberinde getirir. Dolayısıyla bu iddialar spekülasyondan ibarettir. 2. ABD’nin Bölgeye Desteği: Çin’e Karşı Küresel Rekabetin Parçası ABD’nin Orta Asya’ya yönelik ekonomik ve diplomatik destekleri, toplamda 12 milyar doları aşmış durumdadır. Bu desteklerin temel amacı: Çin’in “Bir Kuşak Bir Yol” projesiyle bölgede artan nüfuzunu dengelemek, Rusya’nın Sovyet sonrası etkisini azaltmak, Orta Asya’yı Çin’e bağımlı hale gelmekten korumaktır. ABD bu çerçevede altyapı, enerji, eğitim, siber güvenlik ve ekonomi gibi alanlarda iş birliğini artırmaktadır. Ancak bu yardımların Kıbrıs meselesiyle doğrudan bir ilgisi yoktur; daha geniş bir jeopolitik rekabetin parçasıdır. 3. Orta Asya Ülkelerinin GKRY ile Diplomatik Açılımları: Bağımsız Politikaların Sonucu Kazakistan ve Türkmenistan, son dönemde GKRY ile diplomatik ilişkilerini geliştirmiştir. Örneğin: Türkmenistan Lefkoşa’da büyükelçilik açmıştır, Kazakistan da benzer adımlar atmaktadır. Ancak bu gelişmeler: Çok kutuplu bir dünya düzeninde etkili olmayı hedefleyen bağımsız dış politika anlayışının ürünüdür. GKRY zaten BM üyesi olarak tanındığı için bu adımlar, tanıma değil; ilişkilerin geliştirilmesi anlamına gelmektedir. 4. Türk Devletleri Teşkilatı ve KKTC: Stratejik ve Kardeşlik Bağı KKTC, 2022 yılında Türk Devletleri Teşkilatı’na gözlemci üye olarak kabul edilmiştir. Bu adım: Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan ve Türkmenistan tarafından desteklenmiştir, KKTC’ye yönelik meşruiyet desteği olarak değerlendirilmiştir. Bu durum, Türk devletlerinin KKTC ile ilişkilerini kardeşlik temelli sürdürdüklerini ve tanımadan kaçınmadıklarını göstermektedir. 5. KKTC’yi Tanımama Üzerine Herhangi Bir Taahhüt Yok Bazı kaynaklarda, Orta Asya ülkelerinin KKTC’yi tanımayacaklarına dair AB ya da ABD’ye söz verdikleri iddia edilmektedir. Ancak: Ne AB ne ABD ne de GKRY ile yapılan görüşmelerde böyle bir taahhüt ya da şartlandırma söz konusu değildir. Aksine, bu ülkeler KKTC ile ilişkilerini geliştirme yönünde olumlu sinyaller vermektedir.
Nigar Ogeday; Operasyon cocuklarının kuklası olmayın
Nigar Ogeday ; Resme bakıp yazmayın. Yüreğiniz varsa ömründe bir kere bir yazını sona kadar okuyun. Operasyon çocuklarının kuklası olmayın

Sonuç: Bilgi Kirliliğine Karşı Sağduyu Orta Asya Türk devletleri; bağımsız, stratejik ve olgun dış politikalar yürütebilecek kapasitededir. Ne AB ne ABD bu devletleri yönlendirebilecek konumdadır. Bilgi kirliliğine karşı en büyük görevimiz sağduyulu olmak, belgelerle konuşmak ve kardeşlik bağlarını zedelemeden süreci takip etmektir.