İran’ın 6’ncı Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad, 2006 yılının Temmuz ayında Doğu Azerbaycan Eyaleti (Güney Azerbaycan)’nin başkenti olan Tebriz’e yaptığı ziyaret esnasındaki bir meydan konuşmasında; 20’ni asrın en büyük Türk şairlerinden birisi olan Şehriyâr’ın (Seyyid Məhəmməd Hüseyn Behcət Təbrizi,) Heyder Baba şirinden özenle seçilen,
Heyder Baba, göyler bütün dumandı,
Günlerimiz birbirinden yamandı,
Birbirizden ayrılmayın, amandı,
Yakşılığı elimizden alıblar,
Yakşı bizi yaman güne salıblar!
Mısralarını okuyarak, İran’ın milli birlik ve beraberliğe atıfta bulunmuş, Tebriz şehrinin ve bu şehrin aziz evladı Şehriyâr’ın, Türk dünyası nezdinde ki kıymetinin bilinci ile Tebriz’de ki temaslarında, yoğun olarak birlik ve kardeşlik mesajları vermiş, Tebrizliler ise Cumhurbaşkanı düzeyinde yapılan bu çağrılara, yine dostluk ve kardeşlik çerçevesinde mukabelede bulunarak, o yıllarda batı ittifakının İran’ın nükleer programı nedeniyle, her geçen gün daha fazla sıkılaştırdığı ambargo ve yaptırım tehditlerine karşılık; “dahile dirlik, harice birlik” mesajları vermiştir.
Aradan yaklaşık 19 yıl geçtikten sonra, geçtiğimiz gün yine bir İran Cumhurbaşkanı Dr. Mesud Pezeşkiyan, yine Tebriz’de ve yine Şehriyâr’ın Heyder Baba şirinden,
Heyder Baba, igit emek itirmez,
Ömür geçer efsus bere bitirmez,
Nâmerd olan ömrü başa yetirmez,
Biz de vallah unutmarık sizleri,
Görenmesek helâl edin bizleri.
Mısralarını okurken ve tam da salondan yükselen memnuniyet alkışları arasında, gizli bir el tarafından “salonda Türkçe bilmeyenlerin de olduğu bahanesi” ile uyarıldı. Her ne kadar Cumhurbaşkanı, bu uyarıya bir espri ile karşılık verdi ise de maalesef şiirin geri kalanını okumadı.
En başta İran devletinin şahs-ı manevisini temsil eden Cumhurbaşkanlığı makamına yapılan bu saygısız davranışın, arka planda, gün geçtikçe Türk kimliği daha çok öne çıkmaya başlayan Dr. Mesud Pezeşkiyan’a tabiri caiz ise bir ayar verme maksadı güttüğü yaygın bir kanaat olarak dile getirilmektedir.
Diğer taraftan Cumhurbaşkanına, kürsüde okuduğu şiiri kestirecek kadar kudret sahibi olan bu gücün, İran ile Türk Dünyası arasında, Dr. Mesud Pezeşkiyan ile başlayan gelişme sürecini de baltalama amacı güttüğü aşikardır. Şüphesiz Türk dünyası ile İran arasında ki ilişkilerin azalması veya menfi bir sürece girmesi, her iki milletin zararına olduğu gibi, her iki millete düşman ülkelerinde menfaatine evrilecek bir süreç olacaktır.
Oysa ki Türk dünyası ile birlikte İran’ın da medar-ı iftiharı olan büyük şair Şehriyâr’ın, bütün Türk topluluklarında ezbere bilinen şiiri olan “Heyder Baba” şiirinin her bir mısrası, hakiki bir baba gibi ta evvelden bu yana bizim dünyamızı İran halkları ile bağlayan sağlam bir bağ kurmuş, dostluğa ve kardeşliğe vesile olmuştur.
Dünya’nın, soğuk savaş öncesinde ki döneme benzer bir şekilde hızla kutuplaşma ve ayrışma sürecine doğru yol aldığı bu zamanlarda, komşumuz İran’ın etkin güç sahiplerine düşen görev; dini ve kültürel yüzlerce ortak paydamız ile birlikte 1951 yılından bu yana, Türk dünyası ile İran arasında ki ortak bağın bir nişanesi olan “Heyder Baba” şiirinde vurgulanan, duygulara ve değerlere sahip çıkarak, bu ortak değerlerimizi coğrafyamıza hâkim kılmak, şirin aşağıda ki dörtlüğünden ilham alarak, muhabbeti kesmemektir.
Heyder Baba, şeytan bizi azdırıb,
Mehebbeti üreklerden kazdırıb,
Kara günün ser-nüviştin yazdırıb,
Salıb halkı bir-birinin canına,
Barışığı beleşdirib kanına.
Büyük şairimiz Şehriyâr’ın ruhu şad olsun.