İstanbul Çağlayan’daki İstanbul Adalet Sarayı önündeki polis kontrol noktasına silahla ateş açan 2 teröristten biri olan Emrah Yayla hakkında yeni bilgilere ulaşıldı.
AA muhabirlerinin derlediği bilgilere göre, İstanbul Adliyesi önündeki polis kontrol noktasına yönelik silahlı saldırının ardından etkisiz hale getirilen Emrah Yayla hakkında 23 Kasım 2021’de “silahlı terör örgütüne üye olmak” suçundan dava açıldı.
İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanan Yayla, 21 Haziran 2023’teki karar duruşmasında “silahlı terör örgütüne üye olmak” suçundan 7 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldı.
Hakkında ikametine en yakın karakola imza atma ve yurt dışına çıkış yasağı yönünde adli kontrol tedbirleri uygulanan Yayla’nın dosyası İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine gönderildi.
Öte yandan İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca Yayla hakkında 2022’de örgütsel faaliyetlerinden dolayı “silahlı terör örgütüne üye olmak” suçundan ayrı bir soruşturma yürütüldü.
Soruşturma sonucunda Yayla’ya yöneltilen suçlamanın, İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesinde yargılandığı dava dosyasındaki dönemleri kapsadığı değerlendirildi.
Yayla’nın 2021’de bir panelde yaptığı konuşmanın “sempatizanlık” göstergesi olması, bunun başlı başına örgüt üyeliği suçu kapsamına girmemesi, dosyanın açılan davayı tekrar eden nitelikte olması gerekçeleriyle soruşturmada takipsizlik kararı verildi.
İtirafçı Kerim Kaya, Yayla’yı teşhis etti
Takipsizlik kararında, terör örgütü DHKP/C’ye yönelik soruşturma kapsamında İçişleri Bakanlığının Terörden Arananlar Listesi’nde gri kategorisinde yer alan Kerim Kaya’nın yakalandıktan sonra etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanarak tanık koruma programına alındığı belirtildi.
Kaya’nın 245 kişiyi teşhis ettiği ve bunlardan biri olan Emrah Yayla hakkında soruşturma başlatıldığı kaydedilen kararda, Yayla’nın ifadesinde hakkındaki beyanları kabul etmediği, yaklaşık 14 yıl cezaevine kaldığını, çıktıktan sonra hasta tutsaklara yönelik özgürlük paneline konuşmacı olarak katıldığını söylediği anlatıldı.
“Tekrar örgüt için çalışacağını biliyorum”
Kararda, M.M.D’nin de Emrah Yayla hakkındaki beyanlarına yer verildi.
M.M.D, Yayla ile ilgili beyanında, “Yayla, geçmişte DEV-Genç içerisinde faaliyet yürüttüğünü, çıkınca DEV-Genç için faaliyet yürüteceğini, kendisinin örgütten kopmayacağını, bizim de örgütten kopmamamız gerektiğini söylerdi. Bu kişinin serbest bırakıldıktan sonra da tekrar örgüt için çalışacağını biliyorum.” ifadelerini kullandı.
Kararda, Adana Cumhuriyet Başsavcılığınca Yayla hakkında 2007’de düzenlenen iddianamede terör örgütü DHKP/C ile iltisaklı olduğu bilinen ve legal alanda faaliyet yürüten “Haklar ve Özgürlükler Cephesi (HÖC)” adlı oluşum içerisinde aktif faaliyet gösterdiği tespit edilen Emrah Yayla ile bir kişinin 6 Nisan 2007’de yakalandığı bildirildi.
Adana Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamedeki ayrıntılara yer verilen kararda, Yayla’nın sırt çantası ve arabasında bomba yapımında kullanılan düzenekler ve patlayıcı maddeler ele geçirildiği ve Yayla’nın Adana’da iletişimde olduğu 1 kişinin ikametinde de patlayıcı maddeler bulunduğu belirtildi.
İstanbul Adliyesine saldıran terörist Pınar Birkoç hakkındaki dava ve soruşturmalar
İstanbul Adliyesi önündeki polis kontrol noktasına yönelik silahlı saldırıyı gerçekleştiren teröristlerden Pınar Birkoç’un, İstanbul 24. Ağır Ceza Mahkemesince 2022’de “silahlı terör örgütü” suçlarından 11 yıl 8 ay hapis cezasına çarptırıldığı, terör örgütü üyeleri adına düzenlenen kimi toplantı ve eylemlere katıldığı gerekçesiyle farklı dosyalardan yargılandığı tespit edildi.
AA muhabirlerinin derlediği bilgilere göre, Çağlayan’daki İstanbul Adalet Sarayı önündeki polis kontrol noktasına yönelik silahlı saldırının ardından diğer saldırgan Emrah Yayla ile birlikte etkisiz hale getirilen Pınar Birkoç hakkında, 9 Mayıs 2017’de “silahlı terör örgütüne üye olmak” ve “tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması veya el değiştirmesi” suçlarından dava açıldı.
Dava dosyasında yer alan iddianamede, DHKP/C terör örgütünün faaliyetlerinin deşifresine yönelik çalışmalarda örgüt mensubu olduğu değerlendirilen Cemil Kurt’un, 17 Eylül 2016’da polis kıyafeti giyerek İstanbul Anadolu Adliyesi içinde keşif çalışması yaptıktan sonra ticari taksiye binerek Kocaeli’ye gittiği belirtildi.
“Terör örgütünün hedefleri doğrultusunda faaliyet gösterdi”
Kocaeli’nde 18 Eylül 2016’da sahte polis kimlik kartıyla yakalanan Cemil Kurt’un barındığı tespit edilen Beyoğlu’ndaki Gençlik Federasyonu’na, 21 Aralık 2016’da operasyon düzenlendiği ve demirlerle güçlendirilmiş kapılar kırılarak içeri girildiği aktarılan iddianamede, şüphelilerin kendilerini güçlendirilmiş çelik duvarlardan oluşan odaya kapattıkları ve bu özel korunaklı oda kapısının da çelik kapı teçhizatlarıyla açıldığı vurgulandı.
“Kozmik oda” olarak tabir edilen odadakiler arasında sanık Pınar Birkoç’un da bulunduğu ve bu kişilerin çok sayıda tahrip edilmiş örgütsel dokümanla yakalandığı kaydedilen iddianamede, Beyoğlu Piyalepaşa Mahallesi’ndeki bir adrese yönelik 23 Ekim 2016 tarihli operasyonda ele geçirilen örgütsel suç aletlerinden kırmızı renkli bez maskedeki DNA profilinin de Pınar Birkoç’unkiyle uyumlu olduğu dile getirildi.
İddianamede, sanık Pınar Birkoç’un, yoğunluk, çeşitlilik ve süreklilik arz eden eylemleriyle DHKP/C silahlı terör örgütünün hedef ve çıkarları doğrultusunda örgüt üyesi olarak faaliyet gösterdiği belirtildi.
Birkoç’un, “Bırakın okuluma, hayatıma devam edeyim” savunması da kayıtlarda
İstanbul 24. Ağır Ceza Mahkemesinde tutuklu yargılanan Birkoç, duruşmalarda yaptığı savunmalarda tahliye talebinde bulunurken, “Artık bu adaletsizliğe bir son verin. Bırakın gideyim, ailemin yanında olayım, okuluma, hayatıma devam edeyim, kendime bir gelecek kurmak telaşı içerisine gireyim.” ifadelerini kullandı.
Birkoç hakkındaki dava 2019 yılında karara bağlandı ancak verilen hüküm 2021 yılında Yargıtay incelemesinin ardından bozuldu.
Aynı mahkemede 2021 yılında yeniden görülmeye başlanan davada sanık Birkoç, tutuklu kaldığı süre dikkate alınarak Şubat 2022’deki duruşmada tahliye edildi. Hakkındaki karar ise 22 Mart 2022’de açıklandı. Buna göre Birkoç, “silahlı terör örgütüne üye olmak” ve “tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması veya el değiştirmesi” suçlarından 11 yıl 8 ay hapis cezası ile 120 lira adli para cezasına çarptırıldı, hakkında yurt dışına çıkış yasağı adli kontrol işlemi uygulandı.
Gizli tanıklar teşhis etti
Mahkemenin gerekçeli kararında da, gizli tanık D.A. ve K.D’nin Birkoç hakkındaki beyanlarına yer verildi.
D.A, “Birkoç’un terör örgütü DHKP/C’nin gençlik yapılanması liseli Dev-Genç içerisinde faaliyet yürüttüğü, aynı zamanda Sarıyer’deki Armutlu bölgesinde kurulan ‘Dilek Doğan Adalet Çadırı’nın polis tarafından kaldırılması sonrası süreçte geldiği bu bölgedeki eylemlere katıldığı, polis karakoluna yönelik saldırılarda Birkoç’un molotofkokteyli atan kişi olduğu” şeklinde ifadeler kullandı.
Kararda, diğer gizli tanık K.D’nin ise Birkoç ile ilgili şu beyanı yer aldı:
“DHKP/C örgütünde Nurtepe mahalli alan içerisinde faaliyet yürütmekteydi. Örgütün talimatı doğrultusunda Bağcılar’da silahlı çatışmada yaşamanı yitiren Günay Özarslan için, 24-27 Temmuz 2015 tarihleri arasında Gazi Mahallesi’nde düzenlenen korsan gösteriye de katılan şahıstır. Bana izlettiğiniz görüntülerde, örgütün tek tip kıyafeti olan yeşil gömlek, kahverengi etek, boynunda kırmızı fular ve kafasında siyah bere ile elinde flama taşıyan şahıstır.”
Sanık Birkoç’un örgütsel yayın yapan internet sitesi ve sosyal medya hesapları aracılığıyla yapılan genel veya özel nitelikli çağrılar veya talimatlar üzerine, örgütün önem verdiği gün ve olaylarda yasa dışı eylemlere katıldığının tespit edildiği de kaydedilen kararda, bu kişinin terör örgütünün hiyerarşik yapılanması içerisinde bilerek ve isteyerek yer aldığı anlatıldı.
Çocuk mahkemesinde de yargılanmış
Gerekçeli kararda, Birkoç’un, 24 Temmuz 2015’te terör örgütlerine yönelik yaklaşık 5 bin polisin katılımıyla düzenlenen eş zamanlı operasyonlarda Bağcılar Bülbül Sokak’ta ölü olarak ele geçirilen Günay Özaslan için düzenlenen ve DHKP/C’nin propagandasına dönüştüğü anlaşılan toplantıya katıldığı vurgulanarak, sanık hakkında bu dosyadan da İstanbul Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açıldığı ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verildiği bildirildi.
Boğaziçi Üniversitesi’nde 18 Ekim 2016’da düzenlenen yasa dışı toplantıya katılarak “yaşasın dev genç” sloganı atan Birkoç hakkında, “Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet” suçundan ayrı bir dava açıldığı hatırlatılan gerekçeli kararda, sanığın 30 Mart 2016’da Tokat’ta içeriği itibariyle örgüt propagandasına dönüştüğü anlaşılan Mahir Çayan eylemine katılarak flama taşıdığı ve bununla ilgili soruşturmasının devam ettiği bilgisi de paylaşıldı.
Dava dosyası Yargıtay’da
Gerekçeli kararın açıklanmasının ardından İstanbul 24. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki dava dosyası, temyiz için Yargıtay Ceza Dairesi’ne gönderildi.
Dosyanın temyiz incelemesi sürüyor