Her Türk Asker doğar.

Öncelikle Türkler iyi at biner. Türk’ün bozkır atı, Avrupa’daki diğer atlardan farklı olarak arpaya ihtiyaç duymaz. Kış şartlarında bile toynağıyla toprağı kazıp ot bulabilen bu at, Türklerin lojistik açısından avantajlı olmasını sağlar. Avrupa Şövalyesi atı hastalandığında hareket edemez, ama Türklerin atlıları hem baytarlarıyla hem de sağlam atlarıyla her türlü şartta sefere hazırdır.

Türk atlısı, tonlarca erzak taşımak zorunda kalmaz. Süt ürünleri ve pastırma gibi taşınması kolay ama besleyici gıdalarla kolayca beslenir. Yiyecek stokları tükenince, Türkler için yerinde ikmal en temel prensiptir.

Türkler, kargı ve kılıcı ellerine alıp yakın süvari olabilirler. Bileşik yay ile menzilli süvariye dönüşürler. Aynı zamanda, ağır zırhlar giyerek ağır süvari de olabilirler. At’tan inip piyade olabilir, ordunun kanatlarına yerleşip düşmanı dağıtabilirler. Merkeze yerleşip düşmanı karşılayabilir, savaşın gidişatını değiştirebilirler. Bir general gibi yönetebilirler. Lojistik yardım almadan binlerce kilometre yol kat edip fetihler yapabilirler. Soğuk ya da sıcak fark etmez; her türlü ortamda ve her alanda etkili bir şekilde savaşabilirler.

Sonuç olarak, Türk olarak dünyaya gelmek ve mükemmel bir asker olmak, herkese nasip olmayan bir Allah vergisidir. Türk olarak dünyaya gelebilmek…

Onun içindir ki:

Her Türk Asker doğar…