Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

ÇALIŞANLARIN KAZANIMLARININ MİMARI HER ZAMAN SENDİKAL MÜCADELE OLMUŞTUR

Genel Başkanımız Talip Geylan, Genel Başkan Yardımcımız Selahattin Dolgun ile birlikte 12.02.2025 tarihinde Adana’da bir dizi istişarelerde bulundu.

Genel Başkanımız Talip Geylan,

Adana şubelerimizin yönetim kurulu üyeleri ile bir araya gelen Geylan, Çukurova Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hamit Emrah Beriş’i de ziyaret ederek, başarı dileklerini iletti.

Genel Başkan ve beraberindeki heyet daha sonra Alparslan Türkeş Bilim ve Teknoloji Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Adnan Sözen’i ziyaret ederek, hayırlı olsun dileklerini iletti. Geylan ayrıca üniversite Genel Sekreteri Doç. Dr. Nihat Döngel ve İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İhsan Kalenderoğlu’na da hayırlı olsun ziyaretlerinde bulundu.

Talip Geylan, Alparslan Türkeş Bilim ve Teknoloji Üniversitesi öğrencilerimizin oluşturduğu KAAN Teknoloji Kulübü’nü ziyaret etti. Geylan, “TEKNOFEST’te iki Performans Ödülü ve ODTÜ Vtol’de kazanmış oldukları 1.’lik ve 2.’lik ödülleri için kendilerini tebrik ediyorum. Ülkemizin güçlü geleceğini, işte büyük Türkiye idealini şiar edinmiş olan bu pırıl pırıl kardeşlerimiz inşa edecek.  Hepsiyle gurur duydum” dedi.

Genel Başkanımız daha sonra Adana şubelerimizin düzenlediği istişare toplantısına katıldı. Toplantıda; Adana şubelerinin başkan ve yönetim kurulu üyeleri, ilçe, işyeri ve üniversite temsilcileri ile kadın komisyonu üyeleri hazır bulundu.

Milyonlarca kamu çalışanı promosyondan faydalanıyor ama promosyonun elde edilmesinde sendikamızın emeği olduğundan bihaber!

İstişare toplantısında bir konuşma yapan Genel Başkanımız Talip Geylan, kamu çalışanlarının bugün birçok hakka Türkiye Kamu Sen ve Türk Eğitim Sen’in mücadelesi sonucu kavuştuğuna dikkat çekti. Buna rağmen şu anda özellikle sendikalı olmayan kamu çalışanlarının ‘neden sendikalı olayım?’ ‘sendika ne işe yarıyor?’ sorusunu sorduğunu söyleyen Geylan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ne yazık ki birçok meslektaşımız bugün sahip oldukları ve faydalandıkları birçok hakkın kendi kendine olduğunu zannediyor. Bu haklar hep varmış sanıyor. Halbuki bugün birçok önemli hakkın altında yıllara sirayet eden bir mücadele var. Buna en güzel örneklerden birisi promosyonlar. Örneğin Alparslan Türkeş Üniversitesi’nde çalışanlar üç yıllığına 82 bin 500 TL promosyon alacak. Helali hoş olsun. Türkiye’de milyonlarca kamu çalışanı banka promosyonu adı altında ekonomik ek bir getiriye sahip oldu. Peki bu nasıl gerçekleşti? Kendi kendine mi oldu? Elbette hayır. Promosyon kazanımının altında Türkiye Kamu Sen’in, Türk Eğitim Sen’in emeği var. Yıl 2007. Öğretmenler Günü’nden bir gün önce tüm şube başkanlarımızı Ankara’ya topladık ve Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikle bir araya gelerek, gündemle ilgili taleplerimizi paylaştık. Gündem maddelerinden biri promosyonlardı. Daha önceleri katma değerin tamamı kuruma bırakılıyordu. Sayın Bakan’a, bunun memurun maaşından üretilen bir katma değer olduğunu anlattık ve çalışanların da faydalanmasını istedik. Dönemin Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, ‘O halde promosyonların yüzde 10’u çalışanlara dağıtılsın’ dedi. Adeta pazarlık yaparak yüzde 50’de anlaştık. İşte promosyon kararı o toplantıda alındı. Daha sonra bu oran yüzde 50’den, yüzde 90’a ardından yüzde 100’e yükseltildi. Bugün milyonlarca kamu çalışanı promosyondan faydalanıyor ama promosyonun elde edilmesinde sendikamızın emeği olduğundan bihaber!”

Yüz binlerce meslektaşımız nöbet ücretinin daha önceleri de olduğunu zannediyor.

Nöbet ücreti verilmesinde de Türk Eğitim Sen’in büyük gayreti olduğunun altını çizen Geylan, “Şu anda nöbet görevi karşılığında haftada 3 saati geçmemek üzere ek ders ücreti ödenebilmektedir. Elbette komik bir rakam ama nöbet görevi bu şekilde artık angarya olmaktan çıkarıldı. Süreç içerisinde bu miktar daha da yükselecek. Türk Eğitim Sen olarak bu konudaki girişimlerimiz sürüyor. Ama ne yazık ki yüz binlerce meslektaşımız bu hakkın daha önceleri de olduğunu zannediyor. Oysa nöbetin angarya olmaktan çıkarılmasında sendikamızın emeği var. Nöbet ücreti verilmesine ilişkin Türk Eğitim Sen olarak afişler yaptık. Kurum İdari Kurullarında defalarca kararlar aldırdık. Yetkili olduğumuz dönemde toplu görüşme talepleri arasına bunu ekledik. Kampanyalar düzenledik. Yazışmalar yaptık, gündem oluşturduk. Son düzlükte nöbet tutmama eylem kararı aldık. Sözde yetkili sendika dışındaki tüm sendikalar da bu eyleme iştirak etti. Gelinen noktada gayretler sonuç verdi ve nöbet görevi karşısında ücret verildi” diye konuştu.

Sözleşmeli öğretmenlerin kazandığı haklar Türk Eğitim Sen’in açtığı davalar ve verdiği mücadeleler sonucu olmuştur.

Sözleşmeli öğretmenlikle ilgili kazanımlara da vurgu yapan Geylan, “Sözleşmeli öğretmenlik Kısmi Zamanlı Geçici Öğretici adıyla 2005 yılında çıkarıldı. Buna göre sözleşmeli öğretmenler yılda 10 ay çalışacaktı. Türk Eğitim Sen dışındaki herkes uyudu. Biz ise konuyu yargıya taşıdık ve iptal ettirdik. Daha sonra 2007 yılında 4/B’li istihdam modelini getirdiler. O günden bugüne sözleşmeli öğretmenlerin kazandığı haklar Türk Eğitim Sen’in açtığı davalar ve verdiği mücadeleler sonucu olmuştur. Hatırlarsanız sözleşmeli öğretmenlerin kadroya geçirilmesine ilişkin 2011 yılına kadar defalarca eylem yaptık. Nihayetinde genel seçimler öncesinde eylemler ve konuyu gündemde tutma çabamızla birlikte dönemin muhalefet partileri MHP ile CHP seçim beyannamesinde sözleşmelilere kadro sözü verdi ve bunun üzerine hükümet seçimden bir süre önce 232 bin sözleşmeliyi kadroya aldı. Bunun 68 bini öğretmendi. Bu kazanımların hiçbiri kendi kendine olmadı” dedi.

Türkiye Kamu Sen’in yetkili olduğu dönemde elde ettiği denge tazminatı hakkı sayesinde yardımcı hizmetlilerimizin maaşı ile öğretmenlerimizin maaşı arasındaki makas daraldı.

Geylan yardımcı hizmetli personel maaşı ile öğretmen maaşı arasındaki makasın daraldığını belirterek, şunları kaydetti: “Bugün yardımcı hizmetli memurların maaşı göreve yeni başlayan öğretmenlerin maaşının yüzde 86’sına tekabül ediyor. 2003-2004 yıllarında hizmetli çalışanlar öğretmen maşının yüzde 50’sinin biraz üzerinde alıyordu. Peki makas nasıl daraldı? Türkiye Kamu Sen’in yetkili olduğu dönemde elde ettiği denge tazminatı hakkı sayesinde makas daraldı. Tüm bu kazanımlar sendikal mücadelenin neticesinde elde edilmiştir. Tüm bunları hatırlatmak lazım. Sendikal mücadele olmasaydı, hala kamu çalışanlarının hakları kamu yönetiminin tek taraflı iradesiyle belirleniyor olacaktı.”

Türkiye Kamu Sen 8. Dönem Toplu Sözleşme Görüşmelerine hazırlanıyor.

8. Dönem Toplu Sözleşme Görüşmelerinin ağustos ayında yapılacağını hatırlatan Geylan, “Türkiye Kamu Sen üyelerinden aldığı güçle masaya oturacak. Bu kapsamda ‘Memur Paketi’ adında kamu çalışanlarının taleplerini özetleyen bir rapor ortaya koyduk. Bunu işverenin ve kamuoyunun gündeminde sıcak tutmaya devam edeceğiz.

  • Taleplerimizin başında istihdam meselesi geliyor. Kamuda aynı işi yapan kamu çalışanları farklı statülerde istihdam edilemez! Bu nedenle 4/B’li istihdam kaldırılmalıdır. Aslında hükümette bunu kabul ediyor. Nasıl mı? Hatırlarsanız genel seçimler öncesinde hükümet 467 bin 4/B’liyi kadroya geçirdi. Bunun anlamı, ‘Ey memurlar, hükümet olarak bir kısım çalışanı farklı statüde istihdam etmekle yanlış yaptım. Şimdi bu yanlıştan dönüyorum’ demektir. Ama ne yazık ki yanlış devam ediyor. Aslında başlangıç itibariyle 657 sayılı DMK’nın 4/B maddesi devletin sürekli olmayan işlerinin gördürülmesi amacıyla kamu yönetimine verilmiş bir ruhsattır. Ancak bu ruhsat bugün artık asal istihdam modeli haline getirilmiştir. Bunu kabul etmiyoruz. Tüm kamu çalışanları sadece 4/A statüsünde kadrolu çalıştırılmalıdır.
  • Mülakat melaneti kamunun her kademesinde kaldırılmalıdır. Tecrübelerimiz gösteriyor ki, mülakat demek liyakatin, ehliyetin, adaletin katledilmesidir. Dolayısıyla ilk atamalarda, görevde yükselmelerde ve yönetici atamalarında yazılı sınav başarısı dikkate alınmalıdır.
  • Bütün ilave ek ödemeler emekli kesintisine dahil edilmelidir. Şu anda emekli maaşı çalışan maaşının neredeyse yüzde 45’ine tekabül ediyor. Şayet ilave ek ödemeler emeklilik kesintisine dahil edilirse, emekli maaşları yükselecek, bu da emekliliği teşvik edecektir. Ayrıca uzman ve başöğretmen tazminatları da emeklilik kesintisine dahil edilmelidir.
  • Birinci dereceye inmiş tüm kamu çalışanlarına 3600 ek gösterge verilmelidir. 3600 ek göstergeden kapsam dışı bırakılan 475 bin memur faydalandırılmalıdır. Bu gerçekleşirse çok sayıda kamu çalışanının emekliliği de teşvik edilir. Üstelik emekli olanların yerine devlet kapısında iş bekleyen genç kardeşlerimize de istihdam sağlanır.
  • Bayram ikramiyesi görevi başındaki kam çalışanlarına da verilmelidir.

Rektör seçimlerinde seçim usulü getirilmelidir.

Üniversitelerle ilgili de açıklama yapan Geylan, üniversitelerde keyfiyetin üst düzeyde olduğunu söyledi. Bunun önüne geçmek için rektör atamalarının akademik, idari personel ve hatta öğrenci temsilcilerinin oy kullandığı demokratik seçimlerle yapılması gerektiğini bildiren Geylan, “Üniversiteler lokomotif kuruluşlarımızdır. 21. yüzyıl Türk yüzyılı olacak diyoruz. O halde üniversitelerimiz her alanda olduğu gibi demokrasinin işletilmesi noktasında da öncü kuruluşlarımız olmalıdır” dedi.

Akademisyenlerimize hak ettiği ünvanlar kadro ve kontenjan sınırı olmaksızın verilmelidir.

Birçok üniversitede bilim insanlarının hak ettiği ünvanları almasının yılan hikâyesine döndüğünü söyleyen Geylan, “Maalesef bugün birçok üniversitede akademik yeterliliği sağlasanız dahi yönetimin birinci halkasıyla illiyetiniz yoksa hak ettiğiniz ünvanı alamıyorsunuz. Artık akademik unvanların tahsisi rutin bir uygulama haine getirilmelidir. Akademik yeterliliği sağlamış akademisyenlerimize hak ettiği ünvanlar kadro ve kontenjan sınırı olmaksızın verilmelidir” diye konuştu.

Akademik zam istiyoruz.

Akademik zammın önemine dikkat çeken Geylan, şunları kaydetti: “Bazı akademisyenlerimiz işçi statüsünde çalışan bir personelden dahi daha az ücretle görevini yapmaktadır. Gönlü, zihni geçim derdiyle boğuşan akademisyenlerimizden nasıl bilim üretmesini beklersiniz?

Burada ikinci önemli husus da, lisans düzeyinde akademik başarısı en yüksek olan öğrencilerimiz meslek olarak akademisyenliği tercih etmelidir. Ancak bugün maalesef başarılı öğrencilerimiz geliri daha yüksek olan mesleklere yönelmektedir. Bu durum Türk akademisinin geleceğini baltalamaktadır.  Bu noktada akademik zam yaparak, hem genç meslektaşlarımızın akademisyenliği tercih etmesi sağlanmalı hem de ücret adaletsizliğinin önüne geçilmelidir.”

YÖK, yük oluyor.

İdari personelin tayin ve nakil sorunu ile ilgili son iki toplu sözleşmede karar alınmasına rağmen hala adım atılmadığını hatırlatan Geylan, “YÖK ne iş yapar anlamıyorum. Akademik zam konusu gündeme gelir, YÖK’ten ses yok. Ünvan sorunu dillendirilir, YÖK’ten ses yok. Toplu sözleşmede idari personelin tayin hakkı ile ilgili karar alınır, YÖK’ten adım yok. Çok açık söylüyorum, YÖK artık yük oluyor” dedi.