Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Arşiv Unutmaz! Ortadoğu Gazetesi 2017

TÜSİAD’ın Son Hamlesi, Bir Sabetay- Musevi Lobi Faaliyetidir ve Doğrudan Doğruya Devlet Bey’in 22 Ekim Hamlesine Karşı Siyonist Emellere Bağlı Olarak Yapılmıştır.
İşte 15 yıldır takipçisi olduğumuz “TÜSİAD- TESEV İkilisinin Kürt meselesine yaklaşımı”na dair kaleme aldığımız konuyla ilgili arşiv yazıları:

TÜSİAD’ın Son Hamlesi, Bir
Ortadoğu Gazetesi
3-4 Ekim 2017
VATAN SATAN TÜCCARLAR! – I
Dünyanın harami kökenli hâkim güçlerinin tam bağımsız, onurlu zenginliğe izin vermemesi, Milliyetçilik ideolojisinin “onurlu fakirlik” şeklinde kültürleşmesine yol açıyor.
Bu durum, eğer Türk’seniz fakir, Milliyetçiyseniz “dertli” liberal adı altında soysuzlaştıysanız zengin, Milliyetçilikten uzaklaştıysanız “mutlu” olmanızı sağlıyor!
1950’lerden beri bu ülkenin bazı insanları, midesini eline alıp, yüreğini geride bırakarak meşakkatten konfora doğru kaçıyor.
Zenginleri yüreksiz ve ciğersiz, fakirleri imkânsız ve çaresiz, siyasetçileri de paraya mukavemetsiz olan ülkenin burnu da pislikten ayrılmıyor.
Aşağıda Türkiye’nin Kuzey Irak politikasının ekonomi ayağıyla ilgili bir kronoloji var.
Bu olaylar zincirinin satır aralarında, “Erbil nasıl palazlanmış, Kerkük nasıl pazarlanmış, Türkmen nasıl satılmış, Barzani referandum cüretini nereden almış?” sorularının cevaplarını bulacaksınız.
Bu yazının Ortadoğu dışında herhangi bir gazetede yayınlanması da mümkün görünmüyor.
Çünkü Türkiye’de hem TÜSİAD’ı, hem MÜSİAD’ı hem de ondan ayrılan TUSKON’u aynı anda karşısına alabilecek babayiğit pek bulunmuyor.
Koskoca Kerkük’ü, yani Türkmen’i ve Misak-ı Milliyi, dolayısıyla gelecekte Türkiye’nin toprak bütünlüğünü yani torunlarımızın huzur ve saadetini patates satar gibi satan patronlara, MHP’den ve Ülkücülerden başka dokunacak, onların hatalarını, yanlışlarını yüzüne vuracak kimse ortaya çıkmıyor.
İşte Kuzey Irak’taki rant kavgası ve sonuçları:
– Tarih, 15 Mart 2010: Gündemde Anayasa Referandumu var…
TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner, “Biz seneye 40’ıncı yılını kutlayacak bir meslek örgütüyüz. Siyasi konulardaki rengimizi açıklamak geleneğimizde yok” diyor.
Başbakan Erdoğan’ın “Referandumda tarafını açıklamayan bertaraf olur” sözleri sonrası gözlerin çevrildiği TÜSİAD Başkanı Boyner:
“Evet/Hayır diye bir taraftan yana tavır almak bizim işimiz değil. Biz gönüllü bir sivil toplum kuruluşuyuz,” diyor.
– 2 Haziran 2010: Barzani Türkiye’ye yaptığı ziyaret esnasında, TÜSİAD’a geliyor.
Görüşmede Kuzey Irak Yerel Yönetimi Sanayi ve Ticaret Bakanı Sinan Çelebi,
“Başbakan Tayyip Erdoğan ile Irak Başbakanı arasında 48 ticari protokol imzalandı.
İki ülke arasındaki ticaret hacminin 20 milyar dolara çıkması gerekiyor.
Kapı ardına kadar açıktır. Tek arzu ettiğimiz buyurun gelin bir an önce işbirliği yapalım” diyor.
Ümit Boyner toplantıdan sonra yaptığı açıklamada: “Türkiye’nin geçtiğimiz dönemde dünyadaki konjonktürün değişmesiyle, krizle birlikte kendisine çok farklı pazarlar aramaya başladığını” ifade ediyor.
– 3 Haziran 2010: Barzani, “patronları bölgesine yatırım yapmaya” çağırıyor.
K. Irak’ta 6 milyar varil olduğu tahmin edilen petrolün bugünkü değeri 4.5 trilyon doları buluyor. Ayrıca doğalgaz pazarı ile ilgili bir tahmin bile yapılamıyor.
Pasta büyük!.. Çukurova Holding’e bağlı Genel Enerji ile Pet Holding, yıllardır K. Irak’ta petrol çıkarıyor.
Türkiye ile K. Irak Yönetimi arasında petrol, enerji ve diğer yatırımlarda bir sorun yok; fakat bölgesel yönetimle Irak Hükümeti arasında petrolün paylaşımında yaşanan sorun bir türlü çözülemiyor.
– 24 Haziran 2010: TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Mustafa Koç, YİK toplantısında yaptığı konuşmada, “Zaten ardı ardına gelecek genel seçimler ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri varken bunların önüne bir de referandum ekleniyor. Bu tablonun ülkeye zarar getireceği endişesini taşıyoruz” diyor.
– 25 Haziran 2010: Başbakan Erdoğan, G-20 Zirvesi’ne katılmak üzere Toronto’ya hareketinden önce yaptığı açıklamada, “Referandum şu zaman yapılır bu zaman yapılır olmaz. Böyle saçmalık mı olur?
Bunlar siyaset acemisi. Bunun yapılmasına bir mani yoksa bir yasal düzenleme yoksa biz referandumu her zaman yapmalıyız. Doğrusu bu yaklaşım tarzını şık bulmuyorum,” diyor.
– 30 Haziran 2010: Türk-Irak İş Forumu Kuzey Irak’ın Erbil şehrinde toplanıyor.
Anadolu’dan 148 işadamı ile Erbil’e giden Dış Ticaret’ten sorumlu Devlet Bakanı Zafer Çağlayan, “Hedefimiz iki ülke arasındaki ticaret hacmini 4 yılda 20 milyar dolara çıkarmak!” diyor.
Heyete TÜSİAD davet edilmiyor!
İş adamları MÜSİAD üyelerinden seçiliyor.
Mesud Barzani, görüşmede, bin yıl geçse de savaşla bir yere varılamayacağını ifade ediyor.
Barzani, “Biz aynı ailenin fertleriyiz. Demokratik açılımı ve milli birlik ve kardeşlik projenizi sonuna kadar destekliyoruz.” diyor.
Zaman gazetesi, haberi manşetten veriyor.
– 18 Ağustos 2010: Başbakan Erdoğan, yine TÜSİAD’la, Anayasa Referandumu polemiğine giriyor:
“Bitaraf olan bertaraf olur” dediğini hatırlatarak:
“TÜSİAD hemen açıklama yapmış. ’Bizden kimse irade beyanı isteyemez’ demiş. Peki 2000-2001’deki irade beyanını nasıl yaptın? Bu ülkeyi biz sermayenin hegemonyasına terk etmeyeceğiz” diyor.
“Vatan Satan Tüccarlar” konusu, yarın da devam ediyor…
Vatan Satan Tüccarlar! – II
AKP’nin sermayeyi, TÜSİAD’dan MÜSİAD’a doğru dönüştürme hamlesi, 2010 Anayasa referandumundan sonra Kuzey Irak’ta bir defineci kavgasına dönüşüyor!
– 29 Eylül 2010: Türkiye’nin Erbil Başkonsolosu Aydın Selcen: “Hükümetin iğneden ipliğe, inşa etmek istediği” Kürt Bölgesi’yle ilişkileri anlatırken, “Erbil’de Türkiye adına ihale takipçisi gibi çalıştığını” söylüyor.
Bir grup Türk gazetecisine, “Erbil’in yeni Dubai olmaya aday olduğunu” belirten Selcen, “Bunun petrol ve gazla olacağını; Erbil’i tıpkı Norveç’in 1960’larda açık denizde petrol bulması gibi bir sürecin beklediğini” anlatıyor.
– 4 Ekim 2010: TÜSİAD heyetinin, Kuzey Irak bölgesel Kürt Yönetimi’nin daveti üzerine 14 Ekim 2010 Perşembe günü Erbil’e hareket edeceği açıklanıyor.
Devlet Bakanı Zafer Çağlayan’ın katılımıyla gerçekleştirilecek ziyarette, TÜSİAD heyetine yönetim kurulu başkanı Ümit Boyner’in başkanlık edeceği bildiriliyor.
– 12 Ekim 2010: Barzani’ye bağlı KDP’nin istihbarat teşkilatı Parastin, kırmızı alarm vererek:
“Kuzey Irak’ın ekonomik gelişiminden rahatsız olan bazı güçlerin bombalı saldırı hazırlığı içinde olduğu” istihbaratını veriyor!
Bunun üzerine 14 Ekim’de TÜSİAD’a bağlı Irak Çalışma Grubu’nun bölgeye yapacağı ziyaret, “güvenlik nedeniyle” iptal ediliyor ve bilinmeyen bir tarihe erteleniyor.
Erbil’deki bir hükümet yetkilisinin PKK’ya yakın ANF’ye verdiği bilgiye göre TÜSİAD’ın ziyaretini istemeyen güçler var.
Bunların en başında da Türkiye’deki İslamcı gruplar yer alıyor. Hükümet yetkilisine göre bu gruplar, Kuzey Irak’ta rakip sermaye gruplarını istemiyor.
PARASTİN’in yaptığı bomba ihbarında adı geçen örgütün son zamanlarda bölgede birçok olayda ismi anılan “Ensar El İslam” olabileceği belirtiliyor.
Görüldüğü gibi 20 Milyar dolarlık Kuzey Irak pastası için iş dünyasında kıyasıya bir rekabet yürütülüyor.
Oyun sadece ve sadece ekonominin kurallarına göre oynanıyor.
Ne vatan ne millet, ne din ne de iman hesaba katılıyor.
Laik ve çağdaş TÜSİAD, Kürtçülüğü okşayan hamleleri daha erken yapan MÜSİAD tarafından ofsayta düşürülmüş durumda.
Bu durumdan kurtulmak için “sen ne koyarsan, bir fazlası” düsturuyla hareket ediyor.
İşte tam bu sırada TÜSİAD başkanı Ümit Boyner’in kocası Cem Boyner devreye giriyor.
Boyner “bölünmeyi bile” telaffuz etmekten ve Barzani’ye sadece bağımsızlık değil “genişleme” ümidi vermekten çekinmiyor.
Hareketin akıl hocası İshak Alaton, oyuncu ise Cem Boyner…
Tabii bir süre sonra Erbil’de dört katlı Beymen mağazası açılıyor.
Patronlar, hükümetle didiştiği için Kuzey Irak’a giremeyen “hanımefendiyi” ve TÜSİAD’ı “düştüğü yerden kaldırmaya” çalışıyor.
“Ben artık MÜSİAD’çıyım” diyen İshak Alaton’un yeniden derneğe ilgi duymasını sağlamak ve buzları eritmek için ilk adımı TÜSİAD’ın ağır topu Bülent Eczacıbaşı atıyor.
Eczacıbaşı, Başkan Ümit Boyner’i, İshak Alaton’u ve TESEV Başkanı Can Paker’i, ofisinde bir araya getiriyor.
Yemekte, “referandum, yeni sivil Anayasa ve Kürt sorunu” konuşuluyor.
Alaton, Boyner’e “Niye referandumda fikir beyan etmediniz?” diye soruyor.
Çünkü Alaton, bu kriz döneminde Kuzey Irak’ta ve genelde MÜSİAD karşısındaki yenilgi sinyallerini erken alacak kadar deneyimli.
Yahudi patentli İsveç Sosyal Demokrasisi ise hobileri arasında…
– Ve… Tarih 22 Mart 2011: TÜSİAD Yeni Anayasa Raporu’nu hazırlamak için İstanbul’da toplanıyor.
Cem Boyner, “lafa girerek” Barzani’nin şimdiye kadar duyduklarından bir fazlasını söylüyor:
“Tekrar ediyorum: ‘Türkiye’nin insanlarının mutluluğu, onuru, haysiyeti, bu ülkenin bölünmesinden daha önemlidir’ diyebiliyorsanız, doğru yoldayız, bu işin sonunda güzel bir şey çıkar.
Konuşmasının ardından, Musevi işadamı ve Alarko Holding’in patronu İshak Alaton, ayağa kalkıp Boyner’in yanına geliyor ve onu alnından öpüyor.
(Bu kronoloji, Ş. Alnıaçık’ın 28 Mart 2011 tarihli “Kuzey Irak’ta TÜSİAD- MÜSİAD Rant Kavgası” başlıklı yazısından alınmıştır.)
5 yıl sonra İsrail Başbakanı, “Bağımsız Kürdistan’ı ilk önce biz tanırız” deyince de vatandaş, şaşırıyor!
Bu diyalog ve konuşmalardan çıkacak en önemli sonuç: “Türkiye’de mutlu bir azınlığın, ülkeyi yaşatmak için ölüme koşan çoğunluğa ürün satarak zengin olurken; bu insanların ülkesine de ilkesine de, ölüsüne de dirisine de saygı duymadığı”dır.
Yani vatan bölünse de, Kerkük haritadan silinse de, memleket elden gitse de bazılarının “işine gücüne baktığı”dır.
Derdini tasasını fakirin çektiği, parayı bulanın Türklükten çıktığı bu ülkede Türkler, hızla sömürgeleşmekte, parya ver proletarya halini almaktadır.
Sömürgecilerle ve patronlarla aynı anda iş tutan aşiret mafyası Barzani’nin, Türklere rağmen referandum yapabilmesinin sebepleri bunlardır.
Hükümet, ürün gamının ilk sırasına “vatan”ı koyarak ticaret yapan patronların zararını “iş riski” saymalıdır.
Sayın Cumhurbaşkanı, Siyonist ihanetin Diyarbakır-İstanbul yönünde yayılmasını istemiyorsa sınır kapılarını ve petrol vanalarını derhal kapatmalıdır!..
Şükrü Alnıaçık
Ortadoğu Gazetesi
3 – 4 Ekim 2017
Haber Kaynakları